DEPRESYONDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
Depresyondaki kişi sürekli olarak bitkin, mutsuz, umutsuz ve kederli hissedebilir. Bunların yanı sıra kendisini içinde bulunduğu duruma karşı çaresiz, kararsız ve ümitsiz şekilde bulabilir. Depresyon kişinin kendini suçlu, değersiz ve yetersiz olarak gördüğü bir duygudurum bozukluğudur. Bu bağlamda ortaya çıkan belirtiler şunlar olabilir: İştahta değişiklik, karar almada zorlanma, odaklanmada zorlanma ve uyku bozuklukları gibi kişinin hayatını sekteye uğratıp zarar verecek belirtilerdir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra önlem alınmazsa, ilerleyen süreçlerde intihar gibi düşünceler ortaya çıkabilir, hatta intihar girişimleri söz konusu olabilir. Depresyondaki kişi, geçmiş deneyimler, fizyolojik problemler, çevresel sıkıntılar ve kişisel beklentiler doğrultusunda, büyük bir dertler yığının altında kalmış hissederek bir uzmana başvurabilir. Bu dönemde, kişi öz-sevgi eksikliği yaşamakta ve depresyon ile mücadele etmek için kendinde yeterli gücü bulamadığını hissedebilmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi gerek bilimselliği gerekse yeterliliği ve işlevselliğinden dolayı günümüz şartlarında en çok başvurulan psikoterapi ekollerindendir. Aaron T. Beck’in kurucusu olduğu bilişsel davranışçı terapi, kişinin düşüncelerine ve inançlarına yani bilişsel yapısına odaklanır. Bu bağlamda kişinin söz konusu bilişleri, davranışlara nasıl yansıttığına bakılır. Kişiye, hayatı boyunca edindiği negatif koşullanmalar ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan gerçeklikten uzaklaşmış inanç sistemi fark ettirilir. Kişiye bu inanç sisteminin duygu ve davranışlara ne şekilde yansıdığı gösterilir.

Bilişsel Davranışçı Terapi, depresyon tedavisinde sık kullanılan bir yöntemdir. Depresyondaki bir kişide ‘bilişsel üçlü’ (negatif üçlü) denilen üç temel bilişsel çarpıtma görülür. Kişinin kendisiyle ilgili gördüğü imajı, dış dünya veya çevreye yönelik olumsuz düşünceleri ve geleceğe yönelik düşünceleri olmak üzere üç temel bilişsel çarpıtma vardır. Çarpıtma denilmesinin sebebi kişinin gerçeklikten uzaklaşıp düşüncelerini çoğunlukla negatif olana çevirmesinden kaynaklanır. Kişinin olumsuz düşünceleri öylesine yoğun olabilir ki kişi kendisinde harekete geçme isteği ve motivasyonu bulamayabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanırken, gerçekçi olmayan düşünme biçimi (umutsuzluk, kendini eleştirme) ve sosyallikten uzaklaşma, kaçınma davranışıyla birlikte motivasyon eksikliğinin sebep olduğu hareketsizlik gibi davranış biçimleri hedef alınmaktadır.
Depresyon tedavisinde Bilişsel Davranışçı Terapi soruna odaklı, kısa süreli ve iş birliği içerisinde gerçekleştirilir. Bilişsel Davranışçı Terapi, kişilere davranışçı becerileri ve bilişsel davranışları uygulamaya dökmeyi ödevler aracılığıyla öğreten bir psikoterapi yöntemidir. Bu bilişsel davranışçı ödevlerin temeldeki amacı, depresyona sebep olan çarpıklaşmış düşüncelere farkındalık kapısı açmak, bu düşüncelerin kişinin kimliğine ait olmadığını ve gerçeklerin bir yansıması olmadıklarını kişiye fark ettirmektir. Bu çarpıklaşmış düşüncelerin yalnızca ‘zihinsel durumlar’ olduğunu ve gerçeklikle bağlantılı olmadıklarını kişiye fark ettirmek oldukça önemli bir diğer noktadır.
Bilişsel davranışçı terapinin, depresyon üstündeki etkisi azımsanamaz. Bununla birlikte depresyondaki bir kişinin, bilişsel davranışçı terapi seansları sonrası depresyonunun nüksetmemesi noktası çok önemlidir çünkü bilişsel davranışçı terapi, depresyonun tekrarlanmaması yönünde antidepresan ilaçlara kıyasla çok daha kalıcı bir yöntemdir.
Bilişsel davranışçı terapide, ‘Beck Depresyon Ölçeği’ gibi geçerli bir psikometrik ölçekle depresyonun seviyesi ve yoğunluğu ölçülür, süreç içerisinde danışan ve terapist depresyon belirtilerinin ne seviyede azaldığı yönünde çalışır. Danışanın, terapist tarafından verilen ödevleri vaktinde ve eksiksiz şekilde yapması, tedavinin iyileşme üzerindeki etkisini artıracaktır.
Yazan: Stajyer Psikolog Zuhal Erdoğan