STOCKHOLM SENDROMU NEDİR ?

Stockholm Sendromu: Tutsaklık ve Empati Arasındaki Derin Bağ

Stockholm Sendromu, rehine alınan veya tutsak edilen bireylerin, kaçıran kişilere veya duruma karşı olası beklenen tepkilere rağmen, kaçıran kişilerle sempati ve empati kurmalarını ifade eden psikolojik bir fenomendir. Bu fenomen, adını 1973 yılında Stockholm’de gerçekleşen bir banka soygunu sırasında yaşanan olaydan almıştır. Olay, rehin alınanların, kaçıranlara karşı duygusal bağ kurmaları ve hatta onların tarafını tutmalarıyla dikkat çekmiştir.

Olayın Arka Planı

23 Ağustos 1973’te, İsveç’in başkenti Stockholm’deki Norrmalmstorg Meydanı’ndaki Kreditbanken adlı banka soyuldu. Bankada bulunan dört müşteri ve bir banka çalışanı, silahlı soyguncular tarafından rehin alındı. Ancak, ilginç bir şekilde, rehinelerin polise yardım etmek yerine, kaçıranlara sempati duymaları ve onların isteklerini anlamaya çalışmaları dikkat çekiciydi.

Stockholm Sendromu’nun Özellikleri

Stockholm Sendromu genellikle aşağıdaki özelliklerle ilişkilendirilir:

  1. Tutsaklık ve Güvenlik İhtiyacı: Rehineler, fiziksel olarak tutsak edildiklerini hissederler ve kaçıranlara karşı güvenliklerini sağlama ihtiyacı duyarlar. Bu durum, kaçıranlara karşı olası bir karşı gelme isteğini baskılayabilir.
  2. Empati ve Sempati Oluşumu: Tutsaklar, kaçıranlarına karşı empati ve sempati geliştirirler. Bu, kaçıranların niyetlerini anlamaya ve onların motivasyonlarını anlamaya çalışmalarına yol açabilir.
  3. Bağlanma ve İlişki Kurma: Rehineler, kaçıranlarla duygusal bir bağ kurabilirler. Bu, rehinelerin kaçıranlarla ilişki kurma ve onlara karşı olumlu duygular besleme eğiliminde olmalarına yol açabilir.
  4. Kurtuluş İsteği ve Bağımlılık: Rehineler, kaçıranlardan kurtulma arzusuyla birlikte, aynı zamanda onlara bağımlılık geliştirebilirler. Bu, rehinelerin kaçıranlarının yanında kalmak veya onları savunmak istemelerine yol açabilir.

-Psikolojik Açıklamalar ve Teoriler

Stockholm Sendromu’nun açıklanmasına yönelik çeşitli psikolojik teoriler vardır.

Bağlanma Teorisi: Rehineler ve kaçıranlar arasında güçlü bir duygusal bağ oluşur. Rehineler, kaçıranların kontrolü altındayken, onlara güvenme ve bağlanma ihtiyacı duyarlar.

    Savunma Mekanizmaları ve Stresle Başa Çıkma: Rehineler, stresle   başa çıkmak için bilinçsiz savunma mekanizmalarını kullanabilirler. Kaçıranlara karşı olumlu duygular beslemek, rehinelerin stresle başa çıkma şekli olabilir.

   Bağışıklık ve Adaptasyon: Bazı rehineler, kaçırıldıkları deneyimlerle başa çıkmak için psikolojik olarak adapte olabilirler. Bu adaptasyon süreci, kaçıranlara karşı olumlu duygular geliştirme eğiliminde olmalarına yol açabilir.

Sonuç: Stockholm Sendromu, insan psikolojisinin karmaşıklığını ve esnekliğini yansıtan önemli bir fenomendir. Bu durum, tutsaklık, güvenlik ihtiyacı, empati ve savunma mekanizmaları gibi birçok psikolojik sürecin etkileşimiyle açıklanabilir. Anlamak ve araştırmak, tutsaklık durumlarında müdahale ve destek sağlama konusunda önemlidir. Tedavide, kişinin öyküsü ve klinik bulguları dikkate alınarak teşhis konulur. Psikoterapi ve hekimin uygun gördüğü vakalarda ilaç desteğiyle birlikte devam edilir. Genel olarak farkındalık kazandırmak, kurbanın duygularını tanımasını sağlamak ve değişen duygu durumuyla baş edebilmesine yardımcı olmak hedeflenir.

 

Yazan:Stajyer Psikolog Nehir Bir

Leave A Comment